Yorum ve Tarz
Fatih Bulut, yerel tınıları ve halk müziğine yakın sesiyle tanınan bir sanatçı. “Keletirya” şarkısında da bu damar fazlasıyla hissediliyor. Ancak burada işin içine sadece hüzün değil, eğlenceli bir delilik, meydan okuma ve yerel mizah da katılıyor.
Sanki kendi dünyasında olan bitene isyan ederken, bunu absürt bir kabullenişle ifade ediyor.
Sanatçı: Fatih Bulut
Albüm: Keletirya
Çıkış tarihi: 2025
Türler: Arabesk, Dabke, Lebanese Pop
Söz & Müzik: [Aynur Limon / Murat Demir]
Düzenleme: [Fatih Bulut]
Aranje Mix & Mastering: [Cemal Yüktaşıyan / Çılgın Cemal]
Kemanlar: [Armoni Yaşar Kılkışlılar]
Sax: [Serdar Soğukkuyu (King)]
Prodüktör: [Veysel Sucu]
Yönetmen: [Fatih Bulut / Mikail Cebeci]
Edit & Color: [Bekir Şenlik]
Oyuncu: [Yaprak Akbaş / Fatih Arık]
Koordinatör: [Cevdet Genç / Ersin Ballı]
Süpervizor: [Murat Bostan]
Yapım Şirketi: [Fatih Bulut Müzik Yapım]
Keletirya bandırmadıs (Sepetin büyüğü balya)
Keletirya bandırmadıs ( Sepetin büyüğü balya)
Hopramande kelelapes (güneşin altında oynuyor)
Hopramande kelelapes (güneşin altında oynuyor )
Habe kerdas pipalancar (yemek yaptı saçlarıyla)
Habe kerdas pipalancar (yemek yaptı saçlarıyla)
Mipen hala parmak yençar (ablam yedi parmağıyla)
Mipen hala parmak yençar (ablam yedi parmağıyla)
Roman kızı oyna bana
Göbeğini salla bana
Şu fakiri alasın sana
Şu fakiri alasın sana
Yek gurbani keseyim sana (keseyim sana bir kurban)
Yek yek gurbani keseyim sana (keseyim sana bir kurban )
Ooo nambır nambır
Ooo nambır nambır
Yek gurbani keseyim sana (keseyim sana bir kurban)
Yek yek gurbani keseyim sana (keseyim sana bir kurban )
Keseyim keseyim de keseyim sana
Adaklar adayıp da keseyim sana
Keletirya bandırmadıs (Sepetin büyüğü balya)
Keletirya bandırmadıs ( Sepetin büyüğü balya)
Hopramande kelelapes (güneşin altında oynuyor)
Hopramande kelelapes (güneşin altında oynuyor )
Habe kerdas pipalancar (yemek yaptı saçlarıyla)
Habe kerdas pipalancar (yemek yaptı saçlarıyla)
Mipen hala parmak yençar (ablam yedi parmağıyla)
Mipen hala parmak yençar (ablam yedi parmağıyla)
Roman kızı oyna bana
Göbeğini salla bana
Şu fakiri alasın sana
Şu fakiri alasın sana
Yek gurbani keseyim sana
Yek yek gurbani keseyim sana
Ooo nambır nambır
Ooo nambır nambır
Yek gurbanii keseyim sana
Yek yek gurbani keseyim sana
Keseyim keseyim de keseyim sana
Adaklar adayıp da keseyim sana
Keseyim keseyim de keseyim sana.
“Keletirya” kelimesi başlı başına bir gizem. Net bir anlamı olmasa da, şarkı içinde öyle bir bağlamda kullanılıyor ki, dinleyen kişi için zamanla bir duygu simgesine dönüşüyor.
Belki bir kişiyi, bir hâli ya da bir ruh hâlini temsil ediyor.
Yani “Keletirya” aslında bir figür değil, bir haleti ruhiye:
Kafası karışık, sevdalı, kırık ama hâlâ ayakta biri gibi…
Şarkının sözlerinde sık sık bir çaresizlik, gülerek ağlama hâli seziliyor. Fatih Bulut burada toplumsal dertleri, aşk yaralarını ve kendi yalnızlığını, yerel mizah ve samimi dertleniş arasında bir yerde anlatıyor.
Müzikal Yapı
Ritimli, oynak ama melankolik.
Hem oynatıyor hem düşündürüyor.
Alt yapıda halay ritmiyle arabesk dokunuşlar birleşiyor.
Bu da şarkının, bir yandan eğlenceli görünürken, bir yandan da aslında “iç yakan” bir havası olduğunu gösteriyor.
Fatih Bulut’un kendine özgü yorumuyla bu yapı, dinleyicinin hem gülmesini hem de iç çekmesini sağlıyor. Çünkü şarkı aslında şunu diyor:
“Hayat garip dostum… Gülerken bile içimiz kan ağlıyor.”
Temalar
Aşkın tuhaf halleri
Yalnızlık içinde eğlenmeye çalışma
Toplumsal gerçeklere isyankâr bir bakış
Kendi diliyle konuşma cesareti
“Keletirya” aslında bir dil değil, bir ruh hâli. Fatih Bulut bu şarkıyla toplumun marjinal kenarında kalmış insanlarının da bir sesi oluyor. İçinden geldiği gibi, süslemeden, filtresiz söylüyor. Bu da dinleyeni etkiliyor.
Şarkıyı ilk kez dinleyen biri önce şaşırır, sonra gülümser ama sonra da düşünmeye başlar.
Bu adam ne anlatıyor? Neden bu kadar dertli ama bir o kadar da umursamaz?
İşte tam bu nokta, şarkının gücünü oluşturur.
“Keletirya”, ilk bakışta absürt bir isim gibi gelse de, Fatih Bulut’un elinde bir duygu anahtarına dönüşüyor.
Bu şarkı, Türk halkının hem gülen hem ağlayan, hem oynayan hem iç çeken hâlini çok güçlü bir şekilde yansıtıyor.
Biraz dertli, biraz oynak, biraz deli… Tıpkı hayat gibi.