“Gavsımız canımız göçtü cihandan” ifadesiyle başlayan ilahî, tasavvufî bir derinliğe ve gönül sızısı taşıyan bir içeriğe sahiptir. menzil şeyhine itafen yazilan bu ilahi, bu tür ifadeler genellikle bir mürşidin, özellikle de bir Gavs’ın (kurtarıcı velînin) vefatının ardından yazılmış ağıt tarzında ilahîlerdir. Şimdi bu söz üzerinden bir analiz yapalım:
Anlam Derinliği
“Gavsımız”: Tasavvufta “Gavs” en büyük velî makamıdır. Gavs, Allah’ın izniyle ümmetin zahirî ve bâtınî ihtiyaçlarına yardım eden, mânevî bir sultandır. Bu kelime, çok büyük bir saygı ve bağlılık ifadesidir.
“Canımız”: Sadece bir mürşid değil, âdeta can gibi sevilen, gönüllerde taht kurmuş biri olduğuna işaret eder.
“Göçtü cihandan”: “Vefat etti” demek yerine “göçtü” denmesi, tasavvufta ölümün son değil yeni bir başlangıç, asıl âleme dönüş olarak görülmesindendir. “Cihandan” göçmek, fani dünyadan ebedî hayata geçiştir.
haberi duyuldu butun afata
gavsimiz canımız goçmiş cihadan
cümle alem koştü her bi taraftan
gavsimiz canımız goçmiş cihadan
*******
boyle irşad hiç gormemişti dunya
onun gıbısı yok gelmez bir daha
gavsi cihan o hem babamizdi
gavsimiz canımız goçmiş cihadan
****
hüzünü yasi kapladi heryani
cümle mahlukat hep beraber ağladi
seven yurekleri yakti dağladi
gavsimiz canımız goçmiş cihadan
*****
her vakit talebeleri sorardi
bizi sever duasina katardi
fazli keremi ceddi gıbı olan
gavsimiz canımız goçmiş cihadan
Bu ifade, bir mürşidin vefatının ardından, onun bağlıları arasında oluşan derin mânevî sarsıntıyı ve Allah dostuna olan hasreti yansıtır. Gavs’ın gidişi sadece bir fizikî ayrılık değil, aynı zamanda bir irşad güneşinin batışı gibi hissedilir.
Hüzün, bağlılık, yitiş, teslimiyet…
Sözler hem bir matem hem de bir kabulleniş ifadesi taşır.
Sevenlerin kalbinde derin bir boşluk oluşmuştur, çünkü sadece bir âlim değil, manevî bir rehber, bir baba, belki bir sığınak gitmiştir.
Bu ilahî devamında şunları içerebilir:
Gavs’ın ümmete hizmetleri,
Manevî terbiyesinin etkileri,
Sevenlerinin onsuzlukla imtihanı,
Allah’a teslimiyet ve dua.
“Gavsımız canımız göçtü cihandan” sözü, bir mürşid-i kâmilin ardından yazılan ve aşk ile bağlılık, hüzün ile teslimiyet arasında salınan bir gönül feryadıdır. Bu söz, dünya hayatının geçiciliğini hatırlatır, hakiki dostun, mürşidin, Allah dostunun vefatının yalnızca fizikî bir ayrılık değil, kalpte derin bir sızı olduğunu gösterir.